Tülay Bilin-ce

Ruhumuzu besleyen alışverişler

Posted on: 16/02/2009

Alışveriş skorunu elinde tutan özellikle kadınlardır. Gerçi büyük şehirlerde artık erkekler de bu yarışa dahil oldular. Ama yine de bu konuda birinciliği kadınlar erkeklere kaptırmazlar. Nedir bu alışveriş çılgınlığı?

Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Neden bu kadar alışveriş yapıyoruz? Etrafımda bir sürü kişi ile bu sorunu paylaştım. Hürriyet Gazetesi’nin Müessese Doktoru Gündüz Tezmen hem doktorum hem de can arkadaşımdır. Geçen hafta sordum sence bu alışveriş çılgınlığımızın nedeni nedir? Şöyle cevap verdi;

-Tülaycım biz yokluklarla büyümüş bir nesiliz. Hep sıkıntı çektik. Bir şeylere sahip olmak bizim için zordu onun için elimize biraz para geçince çıldırıyoruz. Hepimiz aynıyız merak etme.

Kontrolsüz alışveriş yapmakla ilgili ilk bilimsel yazı Alman bir psikiyatr tarafından 1915 yılında yazılmış. Yani görüldüğü gibi yeni bir duygu değil.

Yaptığım araştırmalarda bu alışveriş çılgınlığının tıpta da yeri var. Yani psikolojik olarak bir takım eksikliklerin yerine koymak istediğimiz bir eylem. Bir tatmin duygusu yaşıyoruz. Peki neyimiz eksik de bunu alışveriş yaparak tatmin etmeye çalışıyoruz. Hayatımızda bize yetmeyen ya da az gelen nedir? Hangi boşluğun yerini doldurmaya çalışıyoruz? Bu sorunun cevabı hepimiz için ayrı olabilir. Önemli olan kendimizi tanıyıp eksikliklerimizi bulmak.

Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlarda görülen bu çılgınlığın sonucunda evlerimizde çok büyük yerler işgal eden gereksiz giysiler, ayakkabılar, çantalar ya da ev eşyaları var. Lütfen bir düşünün yarından itibaren hiçbir şey almasanız bile size en az 5 yıl hatta 10 yıl da yetecek kadar giysiniz olduğunu fark edersiniz. Ben bunu fark ettim. Uzun süre önce kendime dur dedim. Şimdi bir şey alacaksam mutlaka düşünüyorum. Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Elimde bunun işini görecek başka bir şey var mı? Almasam ne olur? Alırsam ne olur? Bu soruları sorunca cevap veremediğim için ya da gerçekleri görünce vazgeçiyorum.

Yıllar önce bir gün gazetede genelev sahibi Matild Manukyan ile yapılmış bir röportaj okumuştum. Bilirsiniz Türkiye’de bir dönem çok meşhur olmuştu. Meşhur oluş nedeni de bir genelev sahibi olarak vergi rekortmeni oluşuydu. Sonra günlerce zenginliği gazete manşetlerinden inmedi. Mal varlığının sayısını nerdeyse kendi bile bilmiyormuş. Yatlar, katlar, son model arabalar. Hatta bu son model arabalarının garajda durduğu, yılda bir kez bindiği gibi şeyler yazılmıştı. Neyse bunların yarısı belki magazin diyelim. Bu ropörtajlarının birinde şu cümlesi çok dikkatimi çekmişti;

Gazeteci: Efendim siz çok zenginsiniz ama giyim konusunda çok çeşitliğiniz yok. Giyim konusunda ne düşünüyorsunuz. Sık sık kıyafet alır mısın?
Matild Manukyan: Hayır kesinlikle almam. Bu üstümdeki eskiyince alıcam tabii. Ama henüz yeni.
Yani bir tane olduğunu ifade ediyor. Bu eskisin yenisini alırım diyor.

Bakar mısınız kendisi nerdeyse bütün dünyadaki giyim eşyalarını alacak kadar zengin bir kadın bir tek giysi ile yaşıyor, o eskiyor ve yenisini alıyor. Bilirsiniz yüzyıllar önce insanların giyim ihtiyacı sadece örtünmekti. Şimdi ise bir alışveriş çılgınlığına girdik.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Ben de giyinmeyi örtünmenin ilerisinde yani giyinmenin keyfini yaşayanlardanım. Çok severim şıkır şıkır giyinmeyi. Ama ölçüyü kaçırdığım yıllarım var. Şimdi bir vitrinde harika bir kıyafet görüyorum. Çok beğeniyorum. Eskiden olsa düşünmeden hemen girer alırdım. Şimdi şöyle düşünüyorum; Peki Tülay şimdi gir bu kıyafeti al. Bu dükkan sahibi yarın bu mankenin üzerine başka bir kıyafet koyacak. Muhtemelen o da çok güzel olacak. Sonra başka, sonra daha başka. Bunun sonu yok. Tamam olay bitmiştir. O giysiyi almıyorum ve eve geldiğimde inanılmaz bir huzur duyuyorum. Bu huzurun içinde alışveriş çılgını olmamak var, nefsime hakim olmanın getirdiği keyif var, paramın cebimde kalması var.

Şimdi diyeceksiniz ki acaba biraz cimriliğe doğru giden bir yolda mısın? Hayır kesinlikle değil. Çünkü giyim mağazasından nefsime hakim olma duygusuyla çıkıp eve gelirken kitapevinin önünden geçerken kendimi içeri atıp o parayı harcayabilirim. E ne oldu şimdi diyebilirsiniz. Hani alkolik bir adam içkiyi bırakmaya karar vermiş. İşinden çıkmış evine giderken her akşam uğradığını meyhanenin önünden geçerken içinden düşünmüş;

-Hayır, girmeyeceğim, içmeyeceğim…
Meyhanenin önünden geçtikten sonra da kendine iradesini kullandığı ve içmediği için bravo demiş. Yürümüş yürümüş bir de bakmış ki içki içebileceği ikinci meyhane. Düşünmüş;
-Hayır, girmeyeceğim, içmeyeceğim. İrademe sahibim ben…

Böyle düşüne düşüne evine giderken en son içki içebileceği meyhanenin önüne gelince demiş ki;

-Bak kaç tane meyhane gördüm ve girmedim. Artık buna girip içmem gerekli. Çünkü bu irade kutlanır 🙂

Şimdi siz de diyeceksiniz ki giysi almamak için irade sarf ettin sonra kitapçıya girdin ve aynı parayı yine harcadın. Keşke hepimiz alışveriş çılgınlığımızı kitapçılarda tatmin etsek.

13 Temmuz 2006 tarihli Hürriyet Gazetesinde harika bir haber okudum. Şimdi bunu sizinle paylaşmak istiyorum:

***

En mutlu insanlar ülkesi

Dünyanın en mutlu ülkesi, Pasifik’te küçük bir ada devleti olan Vanuatu çıktı. New Economics Foundation (NEF) tarafından yayımlanan ve 178 ülkenin sıralandığı “Happy Planet Index”te (Mutlu Gezegen İndeksi) Türkiye 98. sırada yer alırken, 209 bin nüfuslu Vanuatu’da insanlar dünyanın kaynaklarını çok tüketmediği ve çok paraları olmadığı halde kendilerini çok mutlu hissediyor ve uzun yaşıyor.

Listenin başında yer alan ülkelerin çoğu kalkınmışlık sıralamasında geri sıralarda yer alıyor. Kolombiya, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Panama, Küba, Honduras gibi Latin Amerika ülkeleri listenin başlarında yer aldı. 108’inci sırada yer alan Fransa ile 129. sırada yer alan İngiltere gibi ülkeler, listenin ancak sonlarında yer bulabilirken dünyanın süper ülkesi ABD listede 150. oldu. Listenin en kötüleri arasında Rusya 172, Ukrayna 174, Zimbabve sonuncu sırada yer alıyor. NEF direktörü Andrew Simms, ülkelerin sıralamasının şaşırtıcı olduğunu kabul ettiği açıklamasında, “Ancak Mutlu Gezegen İndeksi, ülkelerin vatandaşlarına, çevreye saygıyla hoş bir yaşam sunmadaki başarı ya da başarısızlığını ölçüyor” dedi.

***

Gördüğünüz gibi mutlu olmak için çok para ve çok şeye sahip olmak yetmiyor.
Benim mutlu olmak için sahip olmam gerekenler.
AİLEM VE DOSTLARIM
KİTAPLARIM
SAĞLIĞIM, ÖZELLİKLE RUH SAĞLIĞIM

Sizin mutlu olmanız için neler gerekli?

Sevgiler
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com

1 Response to "Ruhumuzu besleyen alışverişler"

kitaplarınızı ziyaret edip onlardan faydalanmayı ne çok isterdim (üzülmeyin önce sizi ziyaret etmek isterdim tabi 😀

Yorum bırakın

Arşiv

Kategorilere Göre Yazılar

Son Yazılar

Takvim

Şubat 2009
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
232425262728